|
Fatih Camii, Fatih Sultan Mehmed tarafından Fatih
semtinde yaptırıldı. Bizans devrinde, caminin yapıldığı yerin yakınlarında
Havariyun kilisesi vardı. Fatih Camii'nin, bu kilisenin yıkıntılarından faydalanarak
yapıldığı sanılmaktadır. Cümle kapısının iki yanında ve üstünde bulunan Arapça
kitabeye göre yapımına 1467 yılında başlanan Fatih Camii, 1470 yılında
tamamlanabildi. Mimarı, Sinaüddin Yusuf bin Abdullah'tır. Cami, plan olarak anıtsal
bir biçimde yapılmıştır. Merkezi kubbe, iki fil ayağı ile iki sütun üzerine
oturtulmuştur. Fatih Camii, 1766 yılında yaşanan bir depremden dolayı harabe haline
geldiği için Sultan Üçüncü Mustafa, 1767 ve 1771 yılları arasında camiyi Mimar
Mehmed Tahir Ağa'ya tamir ettirdi.
Caminin ilk inşasından bugün sadece şadırvan avlusunun üç duvarı, şadırvan,
tac kapı, mihrap, birinci şerefeye kadar minareler ve çevre duvarının bir kısmı
kalmıştır. Şadırvan avlusunda, kıble duvarına paralel olan revak diğer üç yönden
daha yüksektir. Kubbelerin dış kasnakları sekiz köşelidir ve kemerlere oturur.
Kemerler genellikle kırmızı taş ve beyaz mermerlerle işlenmiş, yalnız
mihverdekilere yeşil taş kullanılmıştır. Alt ve üst pencerelerin etrafı geniş
silmelerle çevrelenmiştir. Söveler mermerdendir ve gayet geniş, kuvvetli silmelerle
belirtilmiştir.
Demir parmaklıklar, kalın demirden ve topuzludur. Revak sütunlarının
sekizi yeşil Eğriboz, ikisi pembe, ikisi esmer granitten, son cemaat yerindekilerin bazıları
ise mısır granitindendir. Başlıklar tamamen mermerden ve hepsi istalaktitlidir.
Kaideler de mermerdir. Avlunun biri kıblede, ikisi yanda üç kapısı vardır. Şadırvan
sekiz köşelidir. Mihrabın yaşmağı istalaktitlidir. Hücre köşeleri yeşil direkli,
kum saatleri ile süslü ve üstü zarif bir taçla biter. Yaşmağın üzerinde tek satırlık
bir ayet vardır. On iki dilimli olan minare, cami ile büyük bir ahenkle birleşmiştir.
Çinili levhalar son cemaat duvarının sağ ve solundaki pencere aynalarındadır.
Fatih Camii'nin ilk yapımında, cami alanını genişletmek için duvarlar
ve iki ayak üzerine bir kubbe oturtulmuş ve bunun da önüne bir yarım kubbe ilave
edilmiştir. Böylelikle 26 m çapındaki kubbe bir yüzyıl boyunca en büyük kubbe
niteliğini korumuştur. Caminin ikinci defa yapılışında payandalı camiler planı
uygulanarak küçük kubbeli sivri bir bina meydan getirilmiştir. Şimdiki durumda,
merkezi kubbe dört fil yağına oturmakta ve bunu dört yarım kubbe çevrelemektedir.
Yarım kubbelerin etrafında ikinci derecede yarım ve tam kubbeler, mahfildeki ve dıştaki
abdest musluklarının önündeki galerileri örtmektedir. Mihrabın sol tarafından, türbe
yanından geniş bir rampa ile girilen Hünkar mahfili ve odalar bulunmaktadır.
Minarelerin taş külahları 19.yy sonunda yapılmıştır. Mimar Mehmed
Tahir Ağa camiyi tamir ettiği sırada eski camiden kalan klasik parçalarla yeniden yaptığı
barok parçaları iyi bir şekilde birleştirdi. Caminin alçı pencereleri son devirlerde
harap olduğundan adi çerçevelerle değiştirildi. Avlu kapısının yanındaki yangın
havuzu Sultan İkinci Mahmud tarafından 1825 yılında yaptırıldı. Caminin geniş bir
dış avlusu vardı. Bunun tabhaneye çıkan kapısı eski camiden kalmıştır. |
|